Milliyetçi-liberal tarihçilik: Bozarslan

H. Karagülleci
2 min readAug 27, 2020

--

Bozarslan, kimi yerlerde bir bilim adamı filan değil, düpedüz liberalizmin ve onunla örtüştürmeye çalıştığı (büyük ölçüde de örtüşen) Kürt milliyetçiliğinin ideolojik cengâveri olduğunu düşündürtür. Mesela, “Westernization and Anti-Liberalism” başlıklı makalesinde şöyle yazar:

“The new state was founded in 1922 under Mustafa Kemal’s leadership, and regarded itself as an historical continuity with the Ottoman Empire; conceived of itself openly as the victory and revenge of ‘Turkishness’ (therefore of ‘Islam’) over the Christian components of Anatolia.”

Neresinden tutsanız elinizde kalır.

Sırayla gideyim.

Yeni devlet 1922’de değil, eğer TBMM hükümetini kastediyorsa 1920’de, yok eğer cumhuriyeti kastediyorsa 1923’te kuruldu.

Yeni devlet, en azından 1940’ların başına kadar kendini Osmanlı’nın devamı olarak görmedi, hatta Osmanlı’yı gasıp diye niteleyip kendisini ondan kesin çizgilerle ayırdı.

Hıristiyan ahalinin tasfiyesi yeni devlet için tercih olmaktan ziyade zaruretti; bu tasfiyenin ilk adımlarında saldırgan bir milliyetçilikten ziyade 1838 Baltalimanı sonrası kompradorların esas itibariyle gayrımüslimler arasından çıkmış olmasına yönelik bir tepki rol oynadı.

Yeni devlet, kendisini “Türklüğün zaferi ve intikamı” olarak da görmedi: dahası, panislamistler anı zamanda haklı olarak feodal kalıntılar olarak görülüp kesinkes ezilirken, partürkist unsurlar da 1939–1945 Saraçoğlu-Çakmak dönemi istisna edilirse takibat alltında tutuldu.

Yeni devleti bağımsızlık ve laikliği her şeyin üzerinde tutan burjuva devrimcilerinin idare ettiğini kabul edersek, en azından 1947’den itibaren artık onun varlığının sona erdiğini kabul etmek gerek. Ben bunu F. Rıfkı’nın Ulus yönetiminden ayrılmasıyla tarihlendirme taraftarıyım.

Ne ki, aksi iddia edildiği takdirde bile yeni devlet, en azından 1953’e kadar (fethin 500. yıl kutlamaları, Suriye, Cezayir, vb.) ekpansiyonist tonlardan uzak durdu, daha ziyade romantik (ve şüphesiz Kürtlere karşı şoven) bir milliyetçilik geliştirmeye çalıştı.

Başka deyişle Bozarslan’ı, bana kalırsa, bilim adamı olarak değil, ancak ideolojik bir cengâver olarak dikkate almaya değer.

(11 Ocak 2019)

--

--